RİVAYET
:
Ömer ibnü’l-Hattab (r.a.)’dan rivayetle;
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki:
"Âdem (a.s.) yasak ağaca yaklaşıp hata işlediği zaman,
- ‘Yâ Rabbi! Muhammed’in (s.a.v.) hakkı için beni
affetmeni istiyorum’ diye yalvardı. Allah Teala,
- ‘Ey Âdem! Kendisini daha yaratmamışken, sen
Muhammed’i (s.a.v.) nereden öğrendin?’ diye sordu.
Âdem (a.s.),
- ‘Yâ Rabbi! Sen beni yed-i kudretinle yaratıp
ruhundan bana üflediğinde, başımı yukarıya kaldırdım. Arş’ın sütunlarında, ‘Lâ
ilâhe illellah, Muhammedun rasûlüllah’ yazılı olduğunu gördüm ve bundan anladım
ki, ismini kendi isminin yanında yazdığın kimse, yarattıkların arasında sana en
sevgili olandır.’
Bunun üzerine Allah (c.c.) şöyle buyurdu:
- ‘Ey Âdem, doğru söyledin. Muhakkak ki yarattıklarımdan
bana en sevimli olan O’dur. O’nun hakkı için istediğinden ötürü seni
bağışladım. Bilesin ki, eğer o olmasaydı, seni yaratmazdım.”
[Bkz. Hâkim,
Müstedrek, II, 615; Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, 1, 116; Yusuf Nebhanî,
Huccetullahi ale’l-âlemin, s. 210; İbn Asakir 2/323; el-Beyhaki,
Delail’un-Nübuvve 5/488]
Ayrıca değişik rivayetlerde Adem tevbesi ve o tevbenin
kabülü anlatılırken, onun Cennet’te iken, Cennet’in her tarafında "Lâ
ilâhe illallah Muhammedün Rasûlullah" yazısını gördüğü bildirilir.
[Hâkim,
a.g.e; Kadı İyaz, Şifa, 1, 138]
RİVAYETİN TENKİTİ :
Birçok hadis savunucusu bile bu
rivayetin uydurma olduğunu kabul eder ve ravilerinden birisi olan Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem’i hadis uydurmakla itham olunmuş birisi
olduğunu söyler.
Rivayetin
batıllığına delil olan bir yönüde Adem (a.s)’ın Nebi (s.a.s)’i, kendi
yaratılışından sonra cennette iken yer yüzüne inmeden bilmesidir. Halbuki yine
uydurma olan ravileri tanınmayan başka bir rivayette de Hz Adem cennetten
kovulup, Hindistan’a iner ve yalnızlık hisseder, bunun
üzerine Cebrail inerek; Allahu Ekber,Allahu Ekber, Eşhedu En La İlahe İllallah
(iki defa), Eşhedu Enne Muhammeden Resulullah (iki defa) deyip ezan okur.
Adem şöyle der : “Muhammed de kim ?”
Cebrail : “Peygamberlerden son oğlundur.” der.
( İbn
Asakir 1/323/2 )
Görüldüğü gibi birinci
rivayette Hz Adem peygamberimizi daha cennetteyken bilmektedir, ikinci
rivayette ise dünyaya indirildiği zaman bile tanımadığı görülmektedir. Bu iki
rivayet görüldüğü gibi birbirini yalanlamaktadır. Rivayetlerde o kadar çelişki
var ki, gördüğünüz gibi Cebrail Hz. Adem’e ezan okuyor ama hicretten sonra
mescid-i nebevi yapıldığında insanların namaza nasıl çağırılacağı hususunda
karar verilemiyor taki bir sahabe rüyasında ezanı görene kadar. Şayet peygamber
efendimiz ezanı biliyorsa en başta neden söylemiyor.
Tüm
bunların ötesinde İslam tüm aracıları ortadan kaldırarak dini yalnızca Allah’a
has kılmak için indirilmiş bir dindir. Bu nedenle, yapılan bir duanın kabulü
için Allah katında dereceleri olduğuna inanılan veli zatların hatta Hz.
Peygamberin bile aracı kılınarak tevessülde bulunulması
kesinlikle caiz değildir… Bunun adı düpedüz torpil istemektir. Allak katında
torpile yer yoktur ve kimseye falancanın hatırı için iltimas geçilmez. Bu
Rabbimizin adaletine yakışmaz. Onun Allah‘ın salih kulu olmasıyla berikinin
duası arasında ne ilgi, ne bağlantı olabilir? Bu, duada taşkınlık yapmaktan
başka bir şey değildir.
Allah Teâlâ şöyle
buyurur: “Rabbinize için için ve yalvararak dua edin. O, taşkınlık yapanları
gerçekten sevmez.” (Araf 55)
Bu ve benzeri dualar, sonradan
uydurulmuştur. Böyle bir dua ne Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)den, ne
sahabeden, ne tabiînden aktarılmıştır.
Bu, ancak cahillerin ve bazı tarikatçıların yazdığı tılsımlarda bulunabilir.
Konu aşağıda da
görüleceği gibi bire bir Barnabas incilinde de geçmektedir. İncelendiği vakit
İslam’a tahrif olmuş Hristiyanlık ’tan geçtiği açıkça görülebilir.
BARNABAS İNCİLİ
39. Adem'in Yaratılışı Ve İlk Sorusu ve Duası
… Bundan sonra Allah, tüm kutsal
melekler «Senin kutsal adını tesbih ederiz ey Rabb (muz) Allah» diye
söyleşirken, insana ruhunu verdi.
«Ayağı üstüne kalkan Adem, havada
güneş gibi parlayan bir yazı gördü: «Allah'tan başka ilâh yoktur ve Muhammed
Allah'ın Rasulû'dür.» Bunun üzerine Adem ağzını açarak, dedi: «Şükür sana ey Allah’ım
Rabb, bana hayat nimeti verdin; fakat (senden) bana söylemeni diliyorum: Bu,
«Muhammed Allah'ın elçisidir» sözlerinin mesajı ne anlama geliyor? Benden önce
(yaratılmış) başka insanlar mı vardı?»
«Bundan sonra Allah dedi: «Tabii, ey
kulum Adem. Sana diyorum ki: îlk yarattığım insan sensin. Ve senin görmüş
olduğun, yıllar sonra dünyaya gelecek, benim rasulûm olacak ve her şeyi kendisi
için yarattığım oğlundur. Geldiği zaman dünyaya ışık verecektir; ruhu, ben
herhangi bir şey yaratmadan altmışbin yıl önce semavî bir nur içine konmuştur.»
Adem Allah'a şöyle yalvardı:
«Rabb(im), bu yazıyı el parmaklarımın tırnakları üzerinde bana bahşet.» Sonra
Allah, ilk insana baş parmakları üzerinde bu yazıyı verdi. Sağ elin baş parmak
tırnağı üzerinde, «Allah'tan başka ilâh yoktur*, sol elin baş parmak tırnağı
üzerinde de, «Muhammed Allah'ın Rasulû'dür.» Sonra, babaca bir sevgiyle ilk
insan bu sözleri öptü ve gözlerini ovarak dedi: «Senin dünyaya geleceğin gün
mübarek olsun.»
Allah insanı yalnız görünce dedi:
«Onun yalnız kalması iyi değildir.» Bu nedenle onu uyuttu ve kalbinin
yakınından bir kaburga kemiği alarak, yerini etle doldurdu. Bu kaburga
kemiğinden Havva'yı yaratıp, onu Adem'e eş olarak verdi. Bu ikisini Cennetin
efendileri olarak yerleştirdi. Ve kendilerine (şöyle) dedi: «Bakın, size yemek
için her meyveyi veriyorum, yalnız elmalar ve mısır hariç»; ve bunlarla ilgili
olarak dedi: «Ne olursa olsun, bu meyvelerden yememeye dikkat edin, yerseniz
kirlenirsiniz ve öyle ki, sizi burada tutarak azap etmem; buradan sürer
çıkarının ve büyük eziyetler çekersiniz.»
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder