YÛNUS 10/54. (O zaman) zulmeden herkes yeryüzündeki bütün
servete sahip olsa (azaptan kurtulmak için) elbette onu feda eder. Ve azabı
gördükleri zaman için için yanarlar. Aralarında adaletle hükmolunur ve onlara
zulmedilmez.
MÜMİNUN 23/99-100. Onlardan birine ölüm gelince:
"Rabbim! Beni geri çevir, belki, yapmadan bıraktığımı tamamlar, iyi iş
işlerim" der. Hayır; bu söylediği sadece kendi lafıdır. Tekrar
diriltilecekleri güne kadar arkalarında geriye dönmekten onları alıkoyan bir
engel vardır.
MÜMİNUN 23/105. Allah: "Ayetlerim size okunurken onları
yalanlıyordunuz değil mi?" der.
MÜMİNUN 23/106. Şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi
bedbahtlığımız yenmişti; sapık bir millet olmuştuk."
MÜMİNUN 23/107. "Rabbimiz! Bizi buradan çıkar, tekrar
günaha dönersek, doğrusu zulmetmiş oluruz."
MÜMİNUN 23/108-111. Allah, Buyurur ki: Alçaldıkça alçalın
orada! Bana karşı konuşmayın artık! Kullarımdan bir topluluk: "Rabbimiz!
inandık, artık bizi bağışla, bize acı. Sen acıyanların en iyisisin"
diyordu. Siz ise, onları alaya alıyordunuz. Bu yaptıklarınız size Beni anmayı
unutturuyordu. Onlara hep gülüyordunuz. Sabretmelerine karşılık bugün onları
mükafatlandırdım. Doğrusu onlar kurtulanlardır" der.
FURKAN 25/27-29. O gün, zalim kimse ellerini ısırıp:
"Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene; keşke
falancayı dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran’dan o
saptırdı. Şeytan insanı yalnız ve yardımcısız bırakıyor" der.
SECDE 32/12. Suçluları Rablerinin huzurunda, başları öne
eğilmiş olarak: "Rabbimiz! Gördük, dinledik, artık bizi dünyaya geri çevir
de iyi iş işleyelim; doğrusu kesin olarak inandık" derlerken bir görsen!
AHZAB 33/66. Yüzleri ateşte evrilip çevrildiği gün: Eyvah
bize! Keşke Allah’a itaat etseydik, Peygamber’e de itaat etseydik! derler.
FÂTIR 35/37. Orada; "Rabbimiz! Bizi çıkar;
yaptığımızdan başka, yararlı iş işleyelim" diye bağrışırlar. O zaman
onlara şöyle deriz: "Öğüt alacak kişinin öğüt alabileceği kadar bir süre
sizi yaşatmadık mi? Size uyarıcı da gelmişti. Artık azabı tadınız, zalimlerin
yardımcısı olmaz."*
ZÜMER 39/56. Kişinin: "Allah’a karşı aşırı gitmemden
ötürü bana yazıklar olsun. Gerçekten ben alaya alanlardandım" diyeceği
günden sakının.
ZÜMER 39/57-58. Veya, "Allah beni doğru yola
eriştirseydi sakınanlardan olurdum" diyeceği, yahut, azabı gördüğünde:
"Keşke benim için dönüş imkanı bulunsa da iyilerden olsam" diyeceği
günden sakının.
MÜMİN 40/49. Ateşte olanlar, cehennemin bekçilerine:
"Rabbinize yalvarın da hiç değilse bir gün, azabımızı hafifletsin"
derler.
FUSSİLET 41/29. İnkar edenler: "Rabbimiz! Cinlerden ve
insanlardan, bizi saptıranları göster, onları ayaklarımızın altına alalım da en
altta kalanlardan olsunlar" derler.
ŞÛRA 42/44. Allah kimi saptırırsa, artık onun bundan sonra
bir dostu olmaz. Azabı gördüklerinde, zalimlerin: "Dönecek bir yol yok
mudur?" dediklerini görürsün.
ZÜHRUF 43/38-39. Sonunda Bize gelince arkadaşına:
"Keşke benimle senin aranda doğu ile batı arasındaki kadar uzaklık
olsaydı, sen ne kötü arkadaş imişsin!" der. Nedametin bugün size hiç
faydası dokunmaz; zira haksızlık etmiştiniz, şimdi azabda ortaksınız.
MÜNAFİKUN 63/10. Birine ölüm gelip de: "Rabbim! Beni
yakın bir süreye kadar ertelesen de, sadaka versem, iyilerden olsam"
diyeceği zaman gelmezden önce, size verdiğimiz rızıklardan sarfedin.
NEBE’ 78/40. Sizi, yakın gelecekteki bir azabla uyardık; o
gün kişi elleriyle sunduğuna bakar ve inkarcı da: "Keşke toprak
olaydım" der.*
FECR 89/21. Ama yer, çarpılıp paralandığı zaman;
FECR 89/22. Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu
gelince,
FECR 89/23. O gün, cehennem ortaya konur. O gün insan öğüt
almaya çalışır ama artık öğütten ona ne?
FECR 89/24. "Keşke bu hayatım için önceden bir şey
yapsaymışım" der.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder