11 Eylül 2013 Çarşamba

Kur'an-ı Kerim'de Tekrarlanan Ayetler



BAKARA 2/47. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimeti ve sizi bir zamanlar alemlere üstün kıldığımı hatırlayın.
BAKARA 2/122. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimeti ve sizi bir zamanlar alemlere üstün tuttuğumu hatırlayın.
◊◊◊
BAKARA 2/134. Onlar geçmiş birer ümmettir. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz.
BAKARA 2/141. Onlar geçmiş birer ümmettir. Kazandıkları kendilerine, sizin kazandıklarınız da sizedir. Onların yapmış olduklarından sorumlu değilsiniz.*

◊◊◊

BAKARA 2/162. Lanette temellidirler, onlardan azab hafifletilmez ve onların azabı geciktirilmez.
ALİ İMRAN 3/88. Orada temellidirler; onlardan azab hafifletilmez; onların azabı geciktirilmez.

◊◊◊

ALİ İMRAN 3/182. "Bu, yaptığınızın karşılığıdır". Yoksa Allah kullara asla zulmetmez.
ENFAL 8/51. İşte bu, ellerinizle yaptığınız yüzündendir, yoksa Allah kullara zulmedici değildir.

◊◊◊

BAKARA 2/1. Elif, Lam, Mim.
ALİ İMRAN 3/1. Elif, Lam, Mim.
ANKEBUT 29/1. Elif, Lam, Mim.
RUM 30/1. Elif, Lam, Mim.
LOKMAN 31/1. Elif, Lam, Mim.
SECDE 32/1. Elif, Lam, Mim.
◊◊◊

MAİDE 5/10. İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehennemliklerdir.
MAİDE 5/86. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehennemliklerdir.*

◊◊◊

EN’AM 6/10. And olsun ki, senden önce birçok peygamberler alaya alınmıştı, onlarla eğlenenleri, alaya aldıkları şey mahvetti.

ENBİYA 21/41. And olsun ki, senden önce birçok peygamber alaya alınmıştı da, alaya alanları, eğlendikleri şey mahvetmişti.*

◊◊◊

A’RAF 7/78. Bu yüzden onları bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.
A’RAF 7/91. Bu yüzden onları bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.

◊◊◊

A’RAF 7/15. Allah; "Sen erteye bırakılanlardansın" dedi.
HİCR 15/37. Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin"
SAD 38/80. Allah: "Haydi, sen mühlet verilenlerdensin.’’

◊◊◊

A’RAF 7/108. Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.
ŞUARA 26/33. Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü.*

◊◊◊

A’RAF 7/107. Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir ejderha oluverdi!
ŞUARA 26/32. Bunun üzerine Musa değneğini attı, besbelli bir yılan oluverdi.

◊◊◊

A’RAF 7/183. Onlara mahsustan mühlet veririm, çünkü Benim düzenim çetindir.
KALEM 68/45. Onlara mehil veriyorum; doğrusu Benim tuzağım sağlamdır.

◊◊◊

TEVBE 9/33. O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resûlünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir.

SAF 61/9. Müşrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O’dur.

◊◊◊

TEVBE 9/73. Ey Peygamber! İnkarcılarla, ikiyüzlülerle savaş; onlara karşı sert davran. Varacakları yer cehennemdir, ne kötü dönüştür.

TAHRİM 66/9. Ey Peygamber! İnkarcılarla ve ikiyüzlülerle savaş; onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir, ne kötü dönüştür!...

◊◊◊

YÛNUS 10/48. "Bu iddiada samimi iseniz, bu azabın gerçekleşmesi ne zamandır? söyle" derler.

ENBİYA 21/38. "Doğru sözlü iseniz bildirin bu tehdit ne zamandır?" derler.

NEML 27/71. Onlar: "Eğer doğru söylüyorsanız, bildirin, bu sözünüz ne zaman yerine gelecektir?" derler.

SEBE’ 34/29. "Doğru sözlü iseniz söyleyin bu vaad ne zamandır?" derler.

YASİN 36/48. "Doğru sözlü iseniz bildirin bu vaad ne zamandır?" derler.

MÜLK 67/25. "Doğru sözlü iseniz bildirin bu azap sözü ne zamandır?" derler.

◊◊◊
HÛD 11/96. Andolsun ki Musa’yı da mucizelerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.
MÜMİN 40/23. Andolsun ki biz Musa’yı mucizelerimiz ve apaçık hüccetle, gönderdik.

◊◊◊

HÛD 11/110. And olsun ki, Musa’ya Kitap verdik; onda ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında çoktan hükmedilmiş olurdu. Doğrusu onlar, Kitap’ın Allah katından olduğunda şüphe ve endişe içindedirler.

FUSSİLET 41/45. And olsun ki Musa’ya Kitap vermiştik de onda ayrılığa düşmüşlerdi. Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hükmedilmiş olurdu. Doğrusu onlar, onun hakkında şüphe ve endişe içindedirler.

◊◊◊

İBRAHİM 14/20. Bu, Allah için güç değildir.
FÂTIR 35/17. Bu, Allah’a göre zor değildir.

◊◊◊

HİCR 15/38. "Allah katında bilinen vaktin gününe kadar..."
SAD 38/81. "O bilinen güne kadar" buyurdu.

◊◊◊

HİCR 15/30. Meleklerin hepsi de hemen secde ettiler.
SAD 38/73. Bütün melekler toptan secde ettiler.

◊◊◊


HİCR 15/5. Hiçbir ümmet kendi süresini öne alamaz, geciktiremez de.

MÜMİNUN 23/43. Hiçbir ümmet, kendi süresini ne çabuklaştırabilir ve ne de geciktirebilir.

◊◊◊

HİCR 57. "Ey elçiler! (Başka) ne işiniz var?" dedi.

ZARİYAT 51/31. İbrahim: "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" dedi.

◊◊◊


HİCR 15/34. Allah şöyle buyurdu: Öyle ise oradan çık! Artık kovuldun!

SAD 38/77. Allah: Çık oradan (cennetten)! Sen artık kovulmuş birisin.

◊◊◊

HİCR 15/29. "Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!"

SAD 38/72. Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üfürdüğüm zaman, derhal ona secdeye kapanın!

◊◊◊

HİCR 15/40. Ancak onlardan ihlâslı kulların müstesna.
SAD 38/83. "Ancak onlardan ihlâslı kulların hariç" dedi.

◊◊◊


HİCR 15/36. "Rabbim! Beni hiç olmazsa, tekrar dirilecekleri güne kadar ertele" dedi.
SAD 38/79. "Rabbim! Dirilecekleri güne kadar beni (canımı almayı) ertele" dedi.
◊◊◊


HİCR 15/58. Dediler ki: "Biz, suçlu bir topluma (onları helâk etmeye) gönderildik."
ZARİYAT 51/32. "Biz, dediler, suçlu bir kavme gönderildik."

◊◊◊


NAHL 16/55. Kendilerine verdiklerimize karşılık nankörlük etmeleri için (öyle yaparlar). O halde bir süre daha faydalanın; fakat yakında hakikati bileceksiniz!
RUM 30/34. Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler bakalım! Haydi sefa sürün; ama yakında bileceksiniz!

◊◊◊

NAHL 16/42. Onlar sabreden ve yalnız Rablerine güvenen kimselerdir.
ANKEBUT 29/59. Onlar, sabreden kimselerdir ve yalnız Rablerine güvenip dayanmaktadırlar.

◊◊◊

İSRA 17/48. Sana nasıl misaller verdiklerine bir bak! Bu yüzden sapmışlardır, artık bir yol da bulamamaktadırlar.
FURKAN 25/9. Sana nasıl misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmışlardır, yol bulamazlar.*

◊◊◊

KEHF 18/89. Sonra yine bir yol tuttu.
KEHF 18/92. Sonra yine bir yol tuttu.

◊◊◊

TÂHÂ 20/24. Firavun’a git. Çünkü o iyice azdı.
NAZİAT 79/17. Firavun’a git! Çünkü o çok azdı.

◊◊◊

MÜMİNUN 23/31. Bunların ardından başka nesiller varettik.
MÜMİNUN 23/42. Ardlarından başka nesiller varettik.

◊◊◊

MÜMİNUN 23/6.Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.
MEARİC 70/30.Ancak onlar, eşleriyle, imkanlarının sahip olduğu şeyler konusunda kınanamazlar.

◊◊◊

MÜMİNUN 23/7. Bu sınırları aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir.
MEARİC 70/31. Bu sınırları aşmak isteyenler, işte onlar, aşırı gidenlerdir.

◊◊◊

MÜMİNUN 23/26. Nuh: "Rabbim! Beni yalanlamalarına karşılık bana yardım et" dedi.
MÜMİNUN 23/39. O peygamber: "Rabbim! Beni yalancı saymalarına karşılık bana yardım et" dedi.

◊◊◊

MÜMİNUN 23/5. Ve onlar ki, iffetlerini korurlar;
MEARİC 70/29. Irzlarını koruyanlar

◊◊◊

MÜMİNUN 23/8. Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler.
MEARİC 70/32. Emanetlerini ve sözlerini yerine getirenler,


◊◊◊

ŞUARA 26/9. Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*
ŞUARA 26/68. Doğrusu Rabbin, güçlü olandır, merhamet edendir.*
ŞUARA 26/104. Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*
ŞUARA 26/122. Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*
ŞUARA 26/140. Doğrusu Rabbin güçlüdür, merhametlidir.*
ŞUARA 26/159. Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*
ŞUARA 26/175. Doğrusu Rabbin güçlüdür, merhametlidir.*
ŞUARA 26/191. Rabbin şüphesiz güçlüdür, merhametlidir.*

◊◊◊

ŞUARA 26/108. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
ŞUARA 110. Onun için, Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
ŞUARA 126. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
ŞUARA 131. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
ŞUARA 144. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
ŞUARA 150. Artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin.
ŞUARA 163. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.
ŞUARA 179. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.

◊◊◊

ŞUARA 109. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
ŞUARA 127. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
ŞUARA 145. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
ŞUARA 164. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.
ŞUARA 180. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir.

◊◊◊

ŞUARA 26/2. Bunlar apaçık Kitap’ın ayetleridir.
KASAS 28/2. Bunlar apaçık Kitap’ın ayetleridir.

◊◊◊

ŞUARA 153. Dediler ki: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!
ŞUARA 185. Onlar şöyle dediler: Sen, olsa olsa iyice büyülenmiş birisin!

◊◊◊

ŞUARA 173. Üzerlerine öyle bir yağmur yağdırdık ki... Uyarılanların (fakat yola gelmeyenlerin) yağmuru ne de kötü!
NEML 27/58. Geride kalanların üzerlerine bir yağmur yağdırdık. Uyarılan fakat yola gelmeyenlerin yağmuru ne kötü idi!*

◊◊◊

ŞUARA 66. Sonra ötekilerini suda boğduk.
SAFFAT 37/82. Sonra, diğerlerini suda boğduk.

◊◊◊

ŞUARA 172. Sonra diğerlerini helâk ettik.
SAFFAT 37/136. Sonra diğerlerini yok etmiştik.

◊◊◊

ŞUARA 26/204. Bizim azabımızı mı acele istiyorlardı?
SAFFAT 37/176. Azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?

◊◊◊

ŞUARA 26/8. Şüphesiz bunlarda Allah’ın kudretine işaret vardır, ama çoğu inanmazlar.
ŞUARA 26/67. Bunda şüphesiz ders vardır, ama çoğu inanmamıştır.
ŞUARA 26/103. Bunda şüphesiz bir ders vardır ama çoğu inanmamıştır.
ŞUARA 26/121. Doğrusu bunda bir ders vardır, ama çoğu inanmamıştır.
ŞUARA 26/174. Şüphesiz bunda bir ders vardır, ama çoğu inanmamıştır.
ŞUARA 26/190. Doğrusu bunda bir ders vardır. Fakat çoğu inanmamıştır.

◊◊◊

ŞUARA 26/107. Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
ŞUARA 26/125. Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
ŞUARA 26/143. Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
ŞUARA 26/162. Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
ŞUARA 26/178. Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.

◊◊◊

ŞUARA 26/1. Ta, Sin, Mim.
KASAS 28/1. Ta, Sin, Mim.

◊◊◊

ŞUARA 26/171. Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride kalanlardan (oldu).
SAFFAT 37/135. Ancak geridekiler arasında kalan yaşlı bir kadın dışında,

◊◊◊

ŞUARA 26/147. "Böyle bahçelerde, çeşme başlarında ?"
DÜHÂN 44/52. Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar.

◊◊◊

NEML 27/3. Onlar ki, namazı kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.
LUKMAN 31/4. O kimseler namazı kılarlar, zekatı verirler; ahirete de yakinen inanırlar.

◊◊◊

NEML 27/81. Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola döndüremezsin; ancak ayetlerimize inananlara sen duyurabilirsin; işte onlar Müslümanlardır.
RUM 30/53. Körleri sapıklıklarından vazgeçirip doğru yola döndüremezsin; ancak ayetlerimize inananlara duyurabilirsin; işte onlar Müslümanlardır.*( okunmayan ye )

◊◊◊

KASAS 28/62. Allah, o gün onlara seslenir: "Benim ortağım olduklarını iddia ettikleriniz nerededirler?" der.
KASAS 28/74. O gün Allah onlara seslenir: "Benim ortağım olduklarını iddia ettikleriniz nerededir?" der.

◊◊◊

SAFFAT 37/40. Ancak Allah’a içten bağlı kullar bunun dışındadır.
SAFFAT 37/74. Allah’ın, O’na içten bağlanan kulları bunun dışındadır.*
SAFFAT 128. Ancak Allah’ın ihlâslı kulları müstesna.
SAFFAT 37/160. Allah’ın içten bağlı kulları bunların dışındadır.

◊◊◊

SAFFAT 37/80. İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız.
SAFFAT 37/121. Doğrusu Biz, iyileri böylece mükafatlandırırız.
SAFFAT 37/131. Doğrusu Biz iyileri böylece mükafatlandırırız.
MÜRSELÂT 77/44. Biz, iyi davrananlara işte böyle karşılık veririz.

◊◊◊

SAFFAT 37/81. Doğrusu o, bizim inanmış kullarımızdandı.
SAFFAT 37/111. Doğrusu o, inanmış kullarımızdandı.
SAFFAT 37/132. O, inanmış kullarımızdandı.

◊◊◊

SAFFAT 78. Sonradan gelenler içinde ona iyi bir nam bıraktık
SAFFAT 108. Geriden gelecekler arasında ona (iyi birnam) bıraktık:
SAFFAT 129. Sonra gelenler içinde, kendisine bir ün bıraktık,

◊◊◊

SAFFAT 37/154. Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?
KALEM 68/36. Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?

◊◊◊

SAD 38/87. "Bu Kuran, ancak dünyalar için bir öğüttür."
TEKVİR 81/27.O, alemlere bir öğütten başka şey değildir,

◊◊◊

ZÜMER 39/1. Kitap’ın indirilmesi, güçlü ve Hakim olan Allah katındandır.
CÂSİYE 45/2. Kitap’ın indirilmesi, güçlü ve Hakim olan Allah katındandır.
AHKAF 46/2. Bu Kitap’ın indirilmesi güçlü olan, Hakim olan Allah katındandır.

◊◊◊

MÜMİN 40/1. Ha, Mim.
FUSSİLET 41/1. Ha, Mim.
ŞURA 42/1. Ha, Mim.
ZÜHRUF 43/1. Ha, Mim.
DUHAN 44/1. Ha, Mim.
CASİYE 45/1. Ha, Mim.
AHKAF 46/1. Ha, Mim.

◊◊◊

ZÜHRUF 43/2. Apaçık Kitab’a andolsun ki ,
DÜHÂN 44/2. Apaçık olan Kitab’a andolsun ki,

◊◊◊

ZÜHRUF 43/83. Bırak onları, kendilerine söz verilen güne kavuşana kadar, dalsınlar, oynasınlar.
MEARİC 70/42. Onları bırak; kendilerine söz verilen güne kavuşmalarına kadar dalıp oynasınlar.

◊◊◊

CÂSİYE 45/2. Kitap’ın indirilmesi, güçlü ve Hakim olan Allah katındandır.
AHKAF 46/2. Bu Kitap’ın indirilmesi güçlü olan, Hakim olan Allah katındandır.

◊◊◊

TUR 52/41. Veya, görülmeyeni bilmek kendilerine aittir de, onlar mı yazıyorlar?
KALEM 68/47. Yoksa, gaybın bilgisi kendilerinin katında da onlar mı yazıyorlar?

◊◊◊

TUR 52/40. Yahut sen onlardan bir ücret istiyorsun da onlar ağır bir borç altında mı kalıyorlar?
KALEM 68/46. Yoksa, sen onlardan ücret istiyorsun da, ağır bir borç altında mı kalıyorlar? Elbette hayır.

◊◊◊

TUR 52/19. Onlara: Yaptıklarınıza karşılık âfiyetle yeyin,için (denilir).
MÜRSELÂT 77/43. Onlara denir ki: "İşlediklerinize karşılık afiyetle yiyiniz, içiniz."

◊◊◊

KAMER 54/17. And olsun ki Kuran’ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
KAMER 54/22. And olsun ki Kuran’ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
KAMER 54/32. And olsun ki Kuran’ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?
KAMER 54/40. And olsun ki Kuran’ı, öğüt olsun diye kolaylaştırdık; öğüt alan yok mudur?

◊◊◊

KAMER 54/16. Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
KAMER 54/21. Benim azabım ve uyarmam nasılmış?
KAMER 54/30. Benim azabım ve uyarmam nasılmış?

◊◊◊

RAHMAN 55/13.16.18.21.23.25.28.30.32.34.36.38.40.42.45.47 .
49.51.53.55.57.59.61.63.65.67.69.71.73.75.77. O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?

◊◊◊

VÂKIA 56/74. Öyleyse çok büyük Rabbinin adını tesbih et.*
VÂKIA 56/96. Öyleyse çok büyük Rabbinin adını tesbih et.*
HAKKA 69/52. Öyleyse çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et.*

◊◊◊

VÂKIA 80. O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.
HAKKA 69/43. Kuran, Alemlerin Rabbinden indirilmedir.
◊◊◊


HAŞR 59/1. Göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah’ı tesbih ederler. O güçlüdür, Hakim’dir.
SAF 61/1. Göklerde olanlar da yerde olanlar da Allah’ı tesbih ederler. O, güçlüdür, Hakim’dir.

◊◊◊

KALEM 68/15. Ayetlerimiz ona okunduğu zaman: "Öncekilerin masalları" der.
MUTAFFİFİN 83/13. Ona ayetlerimiz okunduğu zaman "Öncekilerin masalları" der.

◊◊◊

HAKKA 69/21. Artık o, hoşnut kalacağı bir hayat içindedir,
KARİA 101/7. İşte o, hoşnut edici bir yaşayış içinde olur.

◊◊◊

HAKKA 69/40. Hiç şüphesiz o (Kur’an), çok şerefli bir elçinin sözüdür.
TEKVİR 81/19. O (Kur’an), şüphesiz değerli,bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.

◊◊◊

MÜZZEMMİL 73/19. Doğrusu bu anlatılanlar birer öğüttür. Dileyen kimse, Rabbine doğru giden bir yol tutar.*
İNSAN 76/29. Bu sadece bir öğüttür; dileyen, Rabbine giden yolu tutar.
MÜDDESSİR 74/54. Hayır; şüphesiz bu Kuran bir öğüttür.
ABESE 80/11. Dikkat et; bu Kuran bir öğüttür. ( fazla elif )

◊◊◊

MÜDDESSİR 74/55. Dileyen kimse öğüt alır.
ABESE 80/12. Dileyen ondan (Kur’an’dan) öğüt alır,

◊◊◊

MÜRSELÂT 77/15.19.24.28.34.37.40.45.47.49 O gün yalanlamış olanların vay haline!
MUTAFFİFİN 83/10. Yalanlayanların o gün vay haline!

◊◊◊

İNFİTAR 82/13. İyiler şüphesiz nimet içindedirler.
MUTAFFİFİN 83/22. İyiler kesinkes cennettedir.

◊◊◊

MUTAFFİFİN 83/23. Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.
MUTAFFİFİN 83/35. Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.

◊◊◊

İNŞİKAK 84/2. Rabbine kulak verip boyun eğecek hale getirildiği zaman,
İNŞİKAK84/ 5. Ve Rabb’ini dinleyip O’na hakkıyla itaata mecbur kılındığı vakit (insanoğlu yaptıkları ile karşılaşır).

◊◊◊

KÂFİRÛN 109/3. "Benim taptığıma da sizler tapmazsınız."

KÂFİRÛN 109/5. "Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder