Nafî, İbn-i Ömer’den
nakleder ki: “Hiçbiriniz ben “Kur’an’ın tümünü öğrendim” demesin.
Çünkü, ne biliyor Kur’an’ın bir çoğu kaybolup gitmiştir. Sadece desin ki
"Ben Kur’an’dan ortada olan kısmını öğrendim" (Suyûtî)
RİVAYETLER:
1-Hz. Aişe anlatıyor: “Recm ayeti ve büyüklerin on defa süt emmeleri
konusunda ayet inmişti. Bu ayet, karyolamın altında bir sahifede yazılıydı.
Resulullah (a.s.m) vefat edince biz onunla meşgul olduk, o sıralarda bir
hayvan(keçi) gelip onu yedi.”
(İbn Mace, Nikah, 36- 1944, Ahmed bin Hanbel 5/131, 132,
183 ve 6/269 )
2-İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz.
Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:
"Allah Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu
vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler
arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca,
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti,
ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman
geçince, bazıları çıkıp: "Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz
(deyip inkâra sapabilecek ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek
dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların
zinâları, delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla sübt bulduğu takdirde,
onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle
söylüyorum, eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla'nın kitabına ilâvede
bulundu" demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."
[ Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19,
Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta,
Hudud 8, 10, (, 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23,
(4418)]
RİVAYETLERİN TENKİDİ:
Rivayetlere göre söz
konusu recm ayeti Ahzab suresinde yer almaktadır. Ahzab Suresi Bakara Suresi
kadar uzun bir sure idi. "Evli erkek ile evli kadın zina ettikleri
takdirde onları kesin olarak recmediniz. Elbette ki bu Allah'tan ibretli bir
cezadır. Allah Azizdir, Hakimdir" şeklindeki Recm âyeti de bu surede idi.
Bunu Ebubekr el-Enbarî, Ubeyy b. Ka'b'dan zikretmiştir.
Bu husus günümüz
uydurulmuş din savunucuları tarafından şöyle tevil edilmektedir: Yüce Allah Ahzâb
Suresi'nden elimizde bulunan miktardan daha fazlasını kendi katına almıştır.
Recm âyetinin ise lafzı kaldırılmış olmasına rağmen hükmü sabittir.
İlk
rivayette görüldüğü gibi Allah’ın ayeti, eve giren koyun ya da keçi türünden
bir hayvanın midesine inerek ortadan kalkmıştır. Ne kadar üzüntü verici bir
durum değil mi? İnsanlığa rehber olarak inen Kur’an-ı Kerim ‘in hemde recm gibi
insan hayatı ile doğrudan ilgili önemli bir ayeti keçi tarafından nesh
edilmiştir. Bu ayette diğer ayetler gibi neden unutturulmadı da Kur’an’ın neshi
bir keçiye bırakılarak, ayetleri bir hayvan tarafından bile nesh edilecek kadar
basit ve itibarsız bir kitap haline getirildi. Bu rivayetin kurtarılması için
keçinin ne kadar mübarek bir hayvan olduğuna dair sayfalar dolusu yazılar bile
yazılmıştır. ( İbni Kuteybe / Hadis Müdafası ) Keçinin o ayet sayfasını yemiş
olabileceği kabul edilse bile sayfada yazan ayetin ne olduğu bilinmesine rağmen
bu ayetin neden tekrar kayıt altına alınmadığı ve Kur’an’a yazılmadığını
anlamak mümkün değildir.
İkinci
rivayette görüldüğü üzere Hz. Ömer keçi tarafından yenen bu ayetleri yazmayı
düşünmüş ancak insanların Ömer Allah’ın kitabına ilave yaptı demesinden
korktuğu için bu düşünceden vazgeçmiş. Maalesef Hz. Ömer Allah’tan değil de
kullarından korkup birçok kişi tarafından bilinen ve keçi tarafından yenildiği
için lafzı yok olan ancak hükmü baki bu ayetleri Kur’an’a yazmaktan çekindiği
için bugün elimiz de ki Mushaflarda recm ayetleri bulunmamaktadır. Hz. Ömer gibi Hz. Peygamber tarafından Faruk olarak
adlandırılan yani hak ile batılı birbirinden ayıran bir şahsiyetin Allah’tan
değil de insanlardan çekindiğine hangi vicdan sahibi Müslüman inanır ki. Bunu
en başta uydurma din savunucularının Hz. Ömer’e bir iftira olduğunu söyleyerek
reddetmeleri gerekmez mi? Bu Hz. Ömer’e bir övgü müdür yoksa sövgü mü?
Hem herkes
tarafından bilinen ancak keçinin yenmesi ile yok olan ayetleri tekrar Kur’an’a
yazmak Kur’an’a ekleme yapmak değildir ki, eksilen ayetleri tamamlamak,
Kur’an’ın orijinalini korunmak anlamına gelir. Bu korkulacak bir iş değil
olması gereken bir iş değil midir?
Hz. Ömer ne
kadar da basiretsizmiş ki bu ayetlerin Kur’an’a eklenmemesi ile ilerde
doğabilecek bu fitneyi görememiş ve ümmeti bu sorunla baş başa bırakmıştır.
Ayrıca Hz.
Peygamber inen ayetleri yazdırdıktan sonra, ayetleri yazan sahabelere verip
gönderiyor bir daha da sormuyor herhâlde. Çünkü Hz. Ebu Bekir zamanında
Yemame’de pek çok Kur’an hafızının şehit olmasından dolayı Hz. Ömer Kur’an’ın
çoğunun zayi olmasından endişeleniyor ve Hz.Ebu Bekir’e Kur’an’ın bir araya
toplanması gerektiğini söylüyor. Zeyd bin Sabit bu işle görevlendiriliyor. O’da
yazılı iki şahit getirmeleri durumunda onları kabul ederek Kur’an’ı bir araya topluyor.
Yani peygamberimizin yanında topladığı bir Mushaf yok, ayetler sahabeler de
dağınık halde. Hz Aişe örneğinde olduğu gibi kimisi yatağın altında hiçbir
önlem almadan bir keçinin yiyebileceği bir yere konmuş diğerleri kim bilir
nerede. İnsanın aklına acaba başka hayvanların da yediği ya da önlem alınmadığı
için değişik şekillerde ortadan kalkan ve bu şekilde Kur’an’a girmeyen başka
ayetler de var mı? gibi sorular geliyor. Düşünsenize bir keçi yedi diye bugün
elimizde olan Kur’an’larda Recm ayeti yok. Bu trajikomik vakaya ve bunlara
inanan Müslümanlara üzülüp, kahrolmamak elde değil. “ bize karşı bir söz
uydursaydı onun şah damarını çeker koparırdık.”
gibi uyarılara rağmen Hz. Peygamber yazdırdığı ayetleri muhafaza altına
alıp, kendisi saklamamış olabilir mi? Kesinlikle hayır. Tebliği ile yükümlü
olduğu ayetleri koruma altına almaması, o göreve ihanet etmektir ki
peygamberler kesinlikle böyle bir şey yapmazlar.
Bu uydurmalarla
yetinmeyenler, hatta maymunların bile zina eden bir maymunu yakalayarak taşladıklarını
ve sahabelerden birisinin de bu maymunu recm etme olayına katılarak “zinacı”
maymunun taşlanarak nasıl öldürüldüğünü anlatırlar. Tam bir akıl tutulması,
insanın dili tutuluyor söyleyecek kelime bulamıyor. Buhari’de böyle bir hadisin
ne işi olabilir diyorsun, bu hadis değil ki sahabenin yaşadığı ve aktardığı bir
olay diyorlar. Demek ki Buhari’nin Sahih’inde peygamberin hadislerinden başka
sahabenin yaşadığı ve aktardığı bir takım olaylarda var. İmam Buhari
hayvanlarında bizim gibi sorumlu olmadığını onlarda zina diye bir olayın
olamayacağını bilmiyor mu? Peygamberle hiçbir alakası olmayan bu olayı hiç
düşünmeden kitabına alarak hem peygamberi hem de İslam’ı komik duruma düşürerek
onlara zarar vermiş olmuyor mu?
İşte bu
türden rivayetler üzerinden uydurulan din, Allah’ın apaçık dininin önüne
geçirilmiş ve bir keçinin insafına mahkûm edilmiştir.
Hülasa zina
eden bir kimsenin taşlanarak acılar içinde yavaş yavaş ölmesini izlemek canın
kutsal sayıldığı, rahmet dini İslam’a nasıl girmiştir anlamak mümkün değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder