Rivayet
1.
İbnu Ömer, rivayete göre, sakalını sufra denen sarı boya ile boyar ve derdi ki:
“Ben, Resulullah’ı gördüm, sakalını bununla boyamıştı, en çok sevdiği boya da
bu idi. Bununla elbisesini boyadığı da olurdu.”
Ebu Davud, Libas
18, (4064,4209)
Rivayet 2. Resulullah’ın saç ve sakalındaki aklardan
sorulunca (Enes) şöyle cevap vermiştir: “Allah O’nu, beyazla (lekelememiş)
çirkinleştirmemiştir. O, kişinin başında ve sakalında bulunan beyazları
yolmasını mekruh addederdi. Ve (Enes): “Resulullah saçlarını boyamadı. Beyaz
kıl (onda nadirdi ve sadece) alt dudağında, şakaklarında ve başında bir nebzecik
vardı” derdi.”
Müslim, Fezail
104,105, (2341)
Rivayet 3. Resulullah buyurdular ki: “Saçtaki
akları yolmayın. Zira bir kimse Müslüman iken tek bir kıl bile ağarmış olsa bu
Kıyamet günü onun için mutlaka bir nur olur.”
Ebu Davud,
Tereccül 17, (4202); Tirmizi, Edeb 56, (2822)
Rivayet 4. Hz. Ebu Bekir: “Ey Allah’ın Resulü,
saçların ağardı, yaşlandın” dedi. Resulullah: “Beni, Hud, Vakı’a, Mürselat,
Amme yetesaelun ve İza’ş’Şemsü Küvviret sureleri ihtiyarlattı” cevabını verdi.”
Tirmizi, Tefsir,
Vakı’a, (3293)
RİVAYETLERİN
TENKİTİ:
Görüldüğü gibi ikinci
rivayette saç ve sakalın beyazlaması Allah tarafından çirkinleştirilmek olarak
ifade edilerek öncelikle peygamberimizin saç ve sakalının ağarmadığı ve onları
hiç boyamadığı iddia edilmiştir.
Ancak ilk
rivayette de dikkat çekildiği gibi peygamberimizin sakalını sarı bir boya ile
boyadığı rivayet edilmektedir. Dolayısıyla bu iki rivayet birbiriyle çelişmektedir.
Yine son rivayette
Hz. Ebu Bekir tarafından Hz. Peygamberin saç ve sakalının ağardığı ve
yaşlandığı ifade edilmektedir. Bu rivayette görüleceği üzere ikinci rivayetle
çelişmektedir.
Üçüncü rivayete
ise saç ve sakalarda ki beyazların yolunmaması, zira kişi Müslüman iken bir
kılın bile ağırmış olsa o kılın Kıyamet Günü o kişiye bir nur olacağı ifade
edilmektedir. Beyaz kılların yolunması demek kişinin kendi üzerinde oluşan
yaşlılık belirtilerini saklaması anlamına gelmekte ve dolayısıyla saç ve
sakalın boyanması ile aynı kapıya çıkmakta ve birinci rivayetle çelişmektedir.
Rivayet savunucuları bu rivayetleri savunurken ikinci rivayetin peygamberimize ait olmadığını, Hz. Enes’in bir yorumu olduğunu ifade etmektedirler. Hz. Enes’in yorumu olduğu zaten rivayetten de anlaşılıyor, anlaşılmayan tıpkı Recm konusunda işlediğimiz maymunların taşlanması hadisesinde de olduğu gibi peygambere ait olmayan bu tür sözler, bir takım çevrelerce Buhari çökerse İslam çöker, Müslim çökerse İslam çöker benzeri sözlerle kutsanan ve İslam’la, Kur’an’la eşitlenen hadis kitaplarında neden geçmektedir. Bu kitaplara nasıl girmiştir. Yoksa sahabenin sözü ya da yorumu olduğu iddia edilen bu sözler de tıpkı gayri metluv vahiy olduğu iddia edilen peygamber sözleri gibi dinde kaynak teşkil ettiği için mi bu hadis kitaplarına girmiştir. Yani “sahabe sözü=peygamber sözü=gayri metluv vahiy= vahiy” öyle mi? Şayet öyle ise diğer birçok sahabenin de sözleri neden bu kitaplara alınmamıştır.
Rivayet savunucuları bu rivayetleri savunurken ikinci rivayetin peygamberimize ait olmadığını, Hz. Enes’in bir yorumu olduğunu ifade etmektedirler. Hz. Enes’in yorumu olduğu zaten rivayetten de anlaşılıyor, anlaşılmayan tıpkı Recm konusunda işlediğimiz maymunların taşlanması hadisesinde de olduğu gibi peygambere ait olmayan bu tür sözler, bir takım çevrelerce Buhari çökerse İslam çöker, Müslim çökerse İslam çöker benzeri sözlerle kutsanan ve İslam’la, Kur’an’la eşitlenen hadis kitaplarında neden geçmektedir. Bu kitaplara nasıl girmiştir. Yoksa sahabenin sözü ya da yorumu olduğu iddia edilen bu sözler de tıpkı gayri metluv vahiy olduğu iddia edilen peygamber sözleri gibi dinde kaynak teşkil ettiği için mi bu hadis kitaplarına girmiştir. Yani “sahabe sözü=peygamber sözü=gayri metluv vahiy= vahiy” öyle mi? Şayet öyle ise diğer birçok sahabenin de sözleri neden bu kitaplara alınmamıştır.
Rivayet savunucuları, ayrıca Hz. Enes’in bu ifadeden maksadının: “Allah peygamberinin saçını sakalını fazla ağartmadan vefat ettirdi. Çünkü saçın-başın ağarması, insanlar arasında fiziki olarak pek hoşlanmayan bir şeydir. Allah peygamberinin saygınlığını, onu insanlar arasında pekiyi karşılanmayan yaşlı, saçı-başı ağarmış bir yaşa bırakmayarak korumuştur, şeklinde yorumlayarak kurtarmaya çalışmışlardır. Ancak rivayeti kurtarmışlar mı yoksa yerin dibine mi sokmuşlar anlaşılır gibi değil. Peygamberin saygınlığı görüntüsüne mi bağlı.
Bu yorumda 3. ve 4. rivayetlere
ters olduğu gibi aşağıdaki rivayete de terstir.
"Allah sizin
dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize
bakar."
(Müslim, Birr, 33;
İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder