1 Nisan 2019 Pazartesi

Hz. Musa'nın Ölüm Meleğini Tokatlaması



RİVAYET:
Ebu Hurayra (r. anh) şöyle demiştir:
Ölüm meleği Hz. Musa'ya (a.s.) gönderildi. Melek Musa'nın yanına gelince Musa meleğe bir tokat attı (meleğin gözü çıktı). Bunun üzerine Melek Rabbi'ne dönerek: "Sen beni ölmek istemeyen bir kula gönderdin" dedi.
Allah (c.c.) meleğe gözünü geri verdi ve ona şöyle dedi: "Ona dön ve elini bir öküzün sırtına koymasını, elinin temas ettiği her bir kıl için kendisine bir yıl ömür verileceğini söyle."
(Ölüm meleği bunları Musa'ya iletince) Musa:
"Ey Rabbim! Sonra ne olacak?" diye sordu.
Allah: "Sonra öleceksin" buyurdu. Musa:
"Öyleyse şimdi öleyim" dedi.
Musa, Allah'tan kendisini arz-ı mukaddese bir taş atımı mesafeye kadar yaklaştırmasını istedi.
(Ebu Hurayra, Peygamberin (s.a.v.) şöyle söylediğini belirtti): "Orada olsaydım size yolun kenarında kızıl bir kum tepesinin yanında onun kabrini gösterirdim.
(Sahihi Buhari, 2/113 ve 4/191; Sahihi Müslim 4/1843)
Buhârî, Cenaiz 69, Enbiyâ 31; Muslim, Fezail 157,158; Nesai, Cenaiz 121; Ahmed bin Hanbel, Musned: 2/7, 269. 315, 351, 513, 533)

RİVAYETİN TENKİTİ:
RİVAYET:
Ebu Hurayra (r. anh) şöyle demiştir:

Ölüm meleği Hz. Musa'ya (a.s.) gönderildi. Melek Musa'nın yanına gelince Musa meleğe bir tokat attı (meleğin gözü çıktı). Bunun üzerine Melek Rabbi'ne dönerek: "Sen beni ölmek istemeyen bir kula gönderdin" dedi.

Allah (c.c.) meleğe gözünü geri verdi ve ona şöyle dedi: "Ona dön ve elini bir öküzün sırtına koymasını, elinin temas ettiği her bir kıl için kendisine bir yıl ömür verileceğini söyle."
(Ölüm meleği bunları Musa'ya iletince) Musa:
"Ey Rabbim! Sonra ne olacak?" diye sordu.
Allah: "Sonra öleceksin" buyurdu. Musa:
"Öyleyse şimdi öleyim" dedi.
Musa, Allah'tan kendisini arz-ı mukaddese bir taş atımı mesafeye kadar yaklaştırmasını istedi.
(Ebu Hurayra, Peygamberin (s.a.v.) şöyle söylediğini belirtti): "Orada olsaydım size yolun kenarında kızıl bir kum tepesinin yanında onun kabrini gösterirdim.
(Sahihi Buhari, 2/113 ve 4/191; Sahihi Müslim 4/1843)
Buhârî, Cenaiz 69, Enbiyâ 31; Muslim, Fezail 157,158; Nesai, Cenaiz 121; Ahmed bin Hanbel, Musned: 2/7, 269. 315, 351, 513, 533)

RİVAYETİN TENKİTİ:
Rivayet daha ilk okunduğunda insanın içine sinmeyen bir tarafı var. Buram buram İsrailiyat kokuyor.
Bu rivayeti savunanlar, “ Musa (Aleyhisselâm) gelenin Allah tarafından gönderilen melek olduğunu bilememiş, kendisine hücum edecek bir insan zannetmiş ve nef­sini müdafaya kalkışmıştır. Bu da kastı olmaksızın meleğin gözünün çık­masına müncer olmuştur.” diyerek savunmaktadırlar.
Bir başka savunmada "Allah (c.c.), Musa'ya ölüm meleğini gönderdiğinde tam o sırada ruhunu kabzetmeyi murat etmemişti. Ölüm meleği onu denemek üzere gönderilmişti." Şeklindedir. Bu savunmaya göre Hz. Musa imtihanı geçememiş mi oluyor. Nasıl bir savunma bu, anlam vermek zor.  

İlk savunma da Hz. Musa’nın ölüm meleğini tanımadığı söyleniyor, oysa Müslim’de geçen

  "Rabbi’nin ölüm davetine icabet et."

Muslim, Fedâil (43), bâbun min fedâili Musa (42), rakam: 158; Ebû Avâne, Musnedu Ebî Avâne, I/188; İbn Kesîr, el-Bidâye ve'n-Nihâye, thk. Ahmed Ebû Mulhim ve diğerleri, Beyrut-1988, I/296; el-Huseyn b. Mes’ûd el-Beğavî, Şerhu's-Sunne, thk. Zuheyr eş-Şâvîş, Şuayb el-Arnavut, Beyrut-1983, V/265, rakam: 1451; Tefsîru'l-Begavî Meâlimu't-Tenzîl, thk. Muhammed Abdullah en-Nemr ve diğerleri, Riyad-1993, III/40.

Rivayetine göre Hz. Musa onun ölüm meleği olduğunu ilk gelişinde anlamıştır. Zaten meleğin dönüp Allah’a şikâyet etmesi de bundandır. Yoksa kendisini tanımayan birini niçin Allah’a şikâyet etsin.
Melekler cismani varlıklar olmadığı için onlara yumruk atılması da mümkün değildir. Ayrıca insanlar için geçerli olan körlük durumu bir melek için nasıl geçerli olabilir. İnsan suretinde görünmeleri, onların fiziksel olarak tamamen insan oldukları anlamına gelmez. Hz. Musa daha önceden tokat attığı birisini öldürmüştü, yine Hz. Musa attığı yumrukla ya da o korku ile başka bir şekilde ölüm meleğini öldürseydi, o zaman ölüm, ölmüş mü olacaktı.
Ölüm meleği Allah tarafından can almaya gönderildiğinde insanlara görünüp ben senin canını alacağım, haberin olsun der mi? Dese bile Allah’ın emri ile gelen bir meleğe insanın itiraz etme hakkı var mıdır? İtiraz etme hakkı olsa dahi Allah’tan aldığı emri yerine getirmekle görevli bir melek, canını almaya geldiği insan itiraz etti, ölmek istemiyor diye ondan korkarak yapmakla sorumlu olduğu işi yapmadan Rabbine geri döner mi?
Bu insanlar, Hz. Musa'yı yüceltiyorum sanırken, aslında onu küçük düşürdüklerinin farkında değildirler. Hz. Musa’nın rivayetlere bakıldığında 120 yaşında öldüğü görülmektedir. Onu bu yaşta hala ölmek istemeyen dünya sevgisiyle dolu bir insan gibi gösterip, Allah'ın meleği ile peygamberini yumruk yumruğa getirenlerin amacı nedir. Mantıkla hiç bağdaşmayan bu rivayet görüldüğü gibi bir yüceltme değil, Hz. Musa’ya aynı zamanda bir hakarettir. Allah’ın üstün ahlaklı bir Peygamber’i nasıl olur da ölümden kaçar. Üstelik de Allah’ın emri doğrultusunda gelen bir meleğin gözünü kör edip ölümden kurtulur. Ölüm Rabbine kavuşmakken Hz. Musa bunu nasıl istemez. Bu Allah’a isyan değil de nedir. Bir peygamber Rabbine isyan eder mi? Böyle bir şey Allah’ın Salih kulları için düşünülemez.
Hz. Musa Allah'ın bir kulu olduğuna, onun iradesiyle yaşayıp, öleceğine göre Allah nasıl olur da ne zaman öleceği hususunda onunla istişare eder.

Maalesef bu rivayet Hz. Musa’yı zalim biri olarak göstermekte, insanları döven, göz çıkaran hatta meleklere bile zararı dokunan biri olarak tanımlamaktadır. Allah’ın Kelîmullah dediği bir peygamberi bu duruma düşürmeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Rivayet aynı zamanda Kur’an’a da terstir.
“ Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler. “
                                                                          (Nahl Suresi 61)

Ayette de görüleceği üzere ölüm zamanı geldiğinde bir an bile ertelenmeyeceğinin sözü var.

Rivayette ise 120 yaşına gelmiş bir peygamber, Allah ile ölüm zamanının pazarlığını yapabiliyor. Bir öküzün üstüne konan elin altında her halde binlerce kıl vardır, bu kadar yıllık bir ömür az mı geliyor Hz. Musa’ya da ölümü tercih ediyor. Yoksa Hz. Musa ölümsüzlük mü istiyor?

Rivayetin başı gibi sonu da sorunludur. Hz. Peygamberin “ Orada olsaydım size yolun kenarında kızıl bir kum tepesinin yanında onun kabrini gösterirdim.” Dediği rivayet edilmektedir. Bu gaybi bir bilgidir, Hz. Musa’nın mezarının yeri ancak Allah’ın bildirmesi ile bilinebilir. En önemlisi bir peygamberin mezarının yeri, din için gerekli bir bilgi midir? Şirk korkusundan bir dönem ashabına mezar ziyaretlerini yasaklayan bir peygamber ileride böyle bir şirk tehlikesinin doğacağını ön görememiş midir? 
Acaba Hz. Peygamber, Hz. Musa’nın mezarının yerini göstermiş olsaydı bu günkü sonuçları ne olurdu? Müslümanlar orayı türbeye çevirmek isterler miydi ya da Yahudiler buna müsaade eder miydi? Her şeyden önemlisi Müslümanlar, Yahudilerle savaşı göze alabilirler miydi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder