4 Temmuz 2017 Salı

Müddessir Sûresi'nin Meali

Müddessir Sûresi'nin Meali

Mehmet OKUYAN

يَآ اَيُّهَا الْمُدَّثِّرُۙ ﴿1﴾ قُمْ فَاَنْذِرْۙ ﴿2﴾ وَرَبَّكَ فَكَبِّرْۙ ﴿3﴾ وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْۙ ﴿4﴾ وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْۙ ﴿5﴾ وَلَا تَمْنُنْ تَسْتَكْثِرُۙ ﴿6﴾ وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْۜ ﴿7﴾ فَاِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِۙ ﴿8﴾ فَذٰلِكَ يَوْمَئِذٍ يَوْمٌ عَس۪يرٌۙ ﴿9﴾ عَلَى الْكَافِر۪ينَ غَيْرُ يَس۪يرٍ ﴿10﴾ ذَرْن۪ي وَمَنْ خَلَقْتُ وَح۪يدًاۙ ﴿11﴾ وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَمْدُودًاۙ ﴿12﴾ وَبَن۪ينَ شُهُودًاۙ ﴿13﴾ وَمَهَّدْتُ لَهُ تَمْه۪يدًاۙ ﴿14﴾ ثُمَّ يَطْمَعُ اَنْ اَز۪يدَۙ ﴿15﴾ كَلَّاۜ اِنَّهُ كَانَ لِاٰيَاتِنَا عَن۪يدًاۜ ﴿16﴾ سَاُرْهِقُهُ صَعُودًاۜ ﴿17﴾ اِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَۙ ﴿18﴾ فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَۙ ﴿19﴾ ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَۙ ﴿20﴾ ثُمَّ نَظَرَۙ ﴿21﴾ ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَۙ ﴿22﴾ ثُمَّ اَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَۙ ﴿23﴾ فَقَالَ اِنْ هٰذَآ اِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُۙ ﴿24﴾ اِنْ هٰذَآ اِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِۜ ﴿25﴾ سَاُصْل۪يهِ سَقَرَ ﴿26﴾ وَمَآ اَدْرٰيكَ مَا سَقَرُۜ ﴿27﴾ لَا تُبْق۪ي وَلَا تَذَرُۚ ﴿28﴾ لَوَّاحَةٌ لِلْبَشَرِۚ ﴿29﴾ عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَۜ ﴿30﴾ وَمَا جَعَلْنَآ اَصْحَابَ النَّارِ اِلَّا مَلٰٓئِكَةًۖ وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ اِلَّا فِتْنَةً لِلَّذ۪ينَ كَفَرُواۙ لِيَسْتَيْقِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوٓا ا۪يمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَۙ وَلِيَقُولَ الَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَآ اَرَادَ اللّٰهُ بِهٰذَا مَثَلًاۜ كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ يَشَآءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَآءُۜ وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ اِلَّا هُوَۜ وَمَا هِيَ اِلَّا ذِكْرٰى لِلْبَشَرِ۟ ﴿31﴾ كَلَّا وَالْقَمَرِۙ ﴿32﴾ وَالَّيْلِ اِذْ اَدْبَرَۙ ﴿33﴾ وَالصُّبْحِ اِذَآ اَسْفَرَۙ ﴿34﴾ اِنَّهَا لَاِحْدَى الْكُبَرِۙ ﴿35﴾ نَذ۪يرًا لِلْبَشَرِۙ ﴿36﴾ لِمَنْ شَآءَ مِنْكُمْ اَنْ يَتَقَدَّمَ اَوْ يَتَاَخَّرَۜ ﴿37﴾ كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَه۪ينَةٌۙ ﴿38﴾ اِلَّآ اَصْحَابَ الْيَم۪ينِۜۛ ﴿39﴾ ف۪ي جَنَّاتٍۜۛ يَتَسَآءَلُونَۙ ﴿40﴾ عَنِ الْمُجْرِم۪ينَۙ ﴿41﴾ مَا سَلَكَكُمْ ف۪ي سَقَرَ ﴿42﴾ قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلّ۪ينَۙ ﴿43﴾ وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْك۪ينَۙ ﴿44﴾ وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَآئِض۪ينَۙ ﴿45﴾ وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدّ۪ينِۙ ﴿46﴾ حَتّٰىٓ اَتٰينَا الْيَق۪ينُۜ ﴿47﴾ فَمَا تَنْفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِع۪ينَۜ ﴿48﴾ فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِض۪ينَۙ ﴿49﴾ كَاَنَّهُمْ حُمُرٌ مُسْتَنْفِرَةٌۙ ﴿50﴾ فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍۜ ﴿51﴾ بَلْ يُر۪يدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ اَنْ يُؤْتٰى صُحُفًا مُنَشَّرَةًۙ ﴿52﴾ كَلَّاۜ بَلْ لَا يَخَافُونَ الْاٰخِرَةَۜ ﴿53﴾ كَلَّآ اِنَّهُ تَذْكِرَةٌۚ ﴿54﴾ فَمَنْ شَآءَ ذَكَرَهُۜ ﴿55﴾ وَمَا يَذْكُرُونَ اِلَّآ اَنْ يَشَآءَ اللّٰهُۜ هُوَ اَهْلُ التَّقْوٰى وَاَهْلُ الْمَغْفِرَةِ ﴿56﴾

Bismillâhirrahmânirrahîm

1. Ey (risalet görevine) bürünen (Peygamber)! 
2. Kalk ve (insanları) uyar. 
3. Sadece Rabbini yücelt. 
4. Kendini (elbiselerini) arındır. 
5. Tüm kötü ve pis şeyleri terk et. 
6. (Yaptığın iyiliği) çok görerek başa kakma. 
7. Sadece Rabbin için sabret. 
8-10.Çünkü Sûr’a üfürüldüğü zaman, işte o gün çok zor bir gün olacaktır; özellikle kâfirler için (hiç de) kolay olmayacaktır. 
11-14. Tek başıma yarattığım, geniş servet ve göz önünde duran çocuklar verdiğim, kendisine her türlü imkân sunduğum kişiyi/kişileri bana bırak. 
15. Üstelik o (kişi, nimetlerimi) daha da artırmamı arzu eder. 
16. Asla (ummasın)! Çünkü o, âyetlerimize karşı alabildiğine inatçıydı. 
17. Ben de onu zamanı gelince sarp bir azap yokuşuna sardıracağım!
 18. Zira o (nankör kişi), düşünüp taşındı ve ölçüp biçti. 
19. Kahrolası, nasıl da ölçüp biçti! 
20. Sonra, tekrar canı çıkasıca, nasıl da ölçüp biçti!
 21. Ardından (kararını) kontrol etti, gözden geçirdi. 
22. Peşinden, yüzünü ekşitti, suratını astı. 
23-25. En sonunda, (gerçeğe) sırtını döndü; (yersiz bir şekilde) büyüklük tasladı ve “Bu (vahiy, Kur’ân), geçmişten nakledilen bir büyüden başka bir şey değildir”; yani “insan sözünden başka bir şey değildir” dedi. 
26. Ben de zamanı gelince onu Sekar’a (cehenneme) sokacağım.
 27. Sekar’ın ne olduğunu sana bildiren ne olabilir ki! 28. Hem (bütün bedeni helâk ederek sağlam bir parça) geri bırakmaz; hem de (azabı bitirip kişiyi) terk etmez. 
29. (Gerçeği bütün detayıyla) insanın önüne serer. 
30. Üzerinde de ondokuz (melekî güç) vardır. 
31. Biz, cehennemin muhafızlarını ancak melekler yapmışızdır. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan yaptık ki, kendilerine kitap verilenler gönülden ikna olsunlar; iman edenlerin imanı artsın; hem kendilerine kitap verilenler hem de müminler şüpheye düşmesinler; kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de, “Allah bu misalle ne demek istemiştir ki!” desinler. İşte böylece Allah, dileyeni sapıklıkta bırakır; dileyeni de doğru yola ulaştırır. Rabbinin ordularını kendi Zâtı’ndan başka hiç kimse bilemez. Bütün bunlar, insanlık için sadece bir öğüttür. 
32-37. Hayır, hayır, (onlar yine de öğüt almazlar). Aya, dönüp gitmekte olan geceye ve ağarmakta olan sabaha yemin olsun ki, o (cehennem) büyük musibetlerin birisidir ve insanlık için, yani sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyenler için uyarıcıdır. 
38. Her nefis kazandığının karşılığında tutukludur. 
39. Ancak sağın adamları (defterini sağ tarafından alanlar) hariç. 
40-47. Onlar cennetlerdeyken, “Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?” diye suçluların durumundan soracaklar. (Suçlular ise şöyle) cevap vereceklerdir: “Biz, salât edenlerden değildik. Yoksulu da doyurmazdık. (Bâtıla) dalanlarla birlikte biz de boş şeylerle meşgul olurduk. Dahası, Hesap Günü’nü de yalanlardık. Sonunda hakikat(i ortaya çıkartan ölüm) bize gelip çattı.” 
48. (Bekledikleri) şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermeyecektir. 
49-51. Böyle iken, onlara ne oluyor da, âdeta aslandan ürküp kaçan yaban merkepleri gibi bu öğütten (Kur’ân’dan) yüz çeviriyorlar? 
52. Esasında, onlardan her biri, kendisine (önünde) açılmış sahifeler (ilâhî vahiy) verilmesini istiyor. 
53. Hayır! Hayır! Aslında onlar (inanmadıkları için) ahiretten de korkmuyorlar. 
54. Asla, (durum düşündükleri gibi değil)! Muhakkak ki bu (Kur’ân), bir hatırlatmadır. 
55. Dileyen kişi onu (düşünüp) öğüt alır. 
56. (Kur’ân’ın öğüdünü tercih edenler,) zaten ancak Allah’ın dilediğini öğüt almış olurlar. Saygı duyulmaya lâyık olan da O’dur; mağfiret sahibi de O’dur.


Mehmet OKUYAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder